30 Aralık 2012 Pazar

Ruhlar Bölgesi, 2010

INSIDIOUS
Ruhlar Bölgesi
2010



Yöneten: James Wan
Tür: Korku, Gerilim
Ülke: ABD
Süre: 103 dk
Imdb: 6.7     Sinemalar: 7.3
Oyuncular: Rose Byrne, Patrick Wilson, Leigh Whannell, Barbara Hershey, Ty Simpkins



It's not the House that's Haunted.


  Josh (Patrick Wilson) ve Renai (Rose Byrne) üç çocukları ile birlikte yeni evlerine taşınmışlardır. Evin çatı katında meydana gelen küçük bir kaza yüzünden oğulları komaya girer. Ancak doktorlar onu iyileştirmek bir yana, komaya girmesinin sebebini bile anlayamamaktadırlar.
  Anne ve baba, küçük çocuklarının başında gece gündüz bekler ve iyileşmesini umar. Çözüm ise büyükannesi tarafından getirilir. Büyükanne Lorraine, Dalton'ın komasının tıbbi bir durum olmadığını ve bunu yalnızla ruhlarla iletişime geçebilen birinin çözebileceğini söyler. Josh bu fikri başta saçma ve sonuçsuz görse de evde meydana gelen paranormal olaylar ve karısının her geçen gün daha perişan hale gelmesi sebebiyle kabul eder. Ortaya çıkacaktır ki Dalton'ı kurtarabilecek tek kişi babasıdır. Ve en önemli iki cevap filmin içerisinde gizli:

Neden?
Nasıl?

  Testerenin yönetmeni James Wan ve senaristi Leigh Whannel, o mükemmel seri ve ardından Dead Silence (ki onu da severim)  filmlerinin altına imzalarının attıktan sonra bir de korku severleri ruhani yönden korkutalım demiş ve Insidious'u çekmişler. Çok da iyi yapmışlar. Konu belki de korku filmlerinin en çok klasikleşen konusu ancak kaliteli yönetmen ve kaliteli bir senarist ile ne hale getirilebileceğinin kanıtı durumunda. Ben izlediğimde çevirisi Sinsi şeklinde yapılmıştı. Ama Ruhlar Bölgesi de pek alakasız kalmıyor. Kelimenin tam çevirisi bir film bulmak zaten zor ülkemizde. (Eternal Sunshine of the Spotless Mind = Sil Baştan örneğini vermeden olmaz.) Ben Sinsi/Ruhlar Bölgesi'ni sevdim, umarım sizler de seversiniz. İyi seyirler film severler.


İzlemek isteyenler buradan ulaşabilirler.

25 Aralık 2012 Salı

Burlesque, 2010

BURLESQUE
2010



Yöneten: Steve Antin
Tür: Müzikal, Dans, Romantik
Ülke: ABD
Süre: 119 dk
Imdb: 6.2     Sinemalar: 6.4
Oyuncular: Christina Aguilera, Cher, Cam Gigandet, Eric Dane, Alan Cumming



Bir STAR ancak bir EFSANE tarafından yaratılır!



The Burlesque Lounge iyi zamanlarını geride bırakmış, borç batağında olan bir kulüptür. Danslar, striptiz, birbirinden seksi kızlar ve Cher'in canlı performansları ile çalkalanan kulübün kapanmasına kimsenin gönlü razı olmaz. Cher, elinden geleni yapmaktadır ancak artık bir mucizeye ihtiyaçları vardır.

Ali, ileride büyük bir star olmanın hayaliyle yaşamaktadır. Yaşadığı küçük kasabayı terkedip, Los Angeles'a tek yön biletini aldığında da tek hayali sesinin keşfedilmesidir. Burlesque'nın renkli tabelaları onu içeri çağırdığında, kendini bambaşka bir dünyaya girmiş gibi hisseder. Müzik, dans, görkemli kostümler. Bir tepsi alıp kendisini barda işe aldırtır ve kısa zamanda  eline geçen  sahneye çıkma fırsatını hemen değerlendirir. Cher onun gibi pek çok dans eden görmüştür, ses performansını ise kulüpte ondan başka kimseden beklememektedir. Ancak bu kızda, henüz keşfedilmemiş bir yetenek vardır ve belki Burlesque onun sayesinde kurtulacaktır.

Müzikal filmleri herkes sevmez. Hatta gözlemlerime göre pek çokları müzikal filmlere sinir oluyor. Ben sahne, dans, müzik içeren her filme aşkla bağlanan biriyim. Burlesque aylarca çıkmasını beklediğim ve çıkar çıkmaz seyrettiğim tek filmdir. Christina Aguilera'nın kusursuz sesi ve Burlesque stili danslar, kıyafetler sizi filmin başından sonuna kadar yüzünüzde bir gülümseme ile izletiyor. Soundtackler çok kaliteli. Bir müzisyeni oyuncu olarak görmek garip geliyor öncelikle falat Christina oyunculuğun altından başarıyla kalkmış. Alkışlar X-Tina için. Bu tarz müzik ve görsellikle yoğurulan filmleri anlatmak oldukça zor, fragmanı sizler için aşağıya koyuyorum, seyredin ve kararı siz verin. İyi seyirler film severler. 


20 Aralık 2012 Perşembe

Bir Amerikan Suçu, 2007

AN AMERICAN CRIME
Bir Amerikan Suçu
2007


Yöneten: Tommy O'haver
Tür: Dram, Biyografi, Suç, Psikoloji
Ülke: ABD
Süre: 97 dk
Imdb: 7.3     Sinemalar: 7.3
Oyuncular: Ellen Page, Catherine Keener, James Franco, Jeremy Sumpter, Ari Graynor


Tanrı'nın her zaman bizler için bir planı vardır. Sanırım ben hala o planın ne olduğunu çözmeye çalışıyorum.
-Sylvia


 Sylvia ve küçük kardeşinin annesi ile babası panayırlarda çalışmaktadır ve işleri gereği sürekli şehir değiştirmektedirler. Kızlarının yerleşik bir hayatı ve düzenli bir okulu olsun diye onları birine emanet etmeyi planlayan babaları, Gertrude Baniszewski adında altı çocuklu bir kadınla tanışır. Gertrude, çocuklarına çok düşkün ve fedakar bir annedir. Altı çocukla çalışamayacağı için, evde para ile ütü gibi işler yapmaktadır ancak bunun parası evi geçindirmeye yetmez. İki çocuğu ona bırakmasını ve düzenli para yolladığı taktirde panayır bitene kadar onlarla ilgileneceği fikrini ilk o ortaya atar. Anne baba tartışır ve bu teklifi kabul ederler.

Evdeki kızlarla çok iyi anlaşan Sylvia ve kardeşi oldukça iyi anlaşmaktadır. Okuldaki ortam da oldukça sıcak olduğu için kızlar burada olmaktan hoşnutlardır. Ancak iki gırtlak daha aileye eklenince maddi sıkıntılar artmış, Gertrude sevgilisi tarafından kullanılmış, ilaçları arttırmış... ve dolayısıyla psikolojisi hiç olmadığı kadar bozulmuştur. İlk çekin gecikmesinde, kızları bodruma kapatıp cezalandıran kadın, ilerleyen zamanlarda hayatla olan tüm alıp veremediğini o masum küçücük kızdan çıkartmaya başlar.

  Öncelikle uyarıyorum. Çok ağlak bir gününüzde izlemeyin. Çünkü ben size Sylvia'nın yaşadığı bu dramın gerçek olduğunu, mahkemede verilen ifadelerin gerçek mahkemeden alındığını, davaya bakan savcı Lorey New'in bu cinayeti 'Indiana eyaletinde bugüne kadar işlenmiş olan en korkunç cinayet' olarak yorumladığını söylediğimde her sahne içinizi daha bir acıtacak. Ağlamaktan çok sinirlenmek. Acımaktan çok nefret. 

  Bu zamana kadar bolca dram filmi seyrettim. Fakat beni böyle derinden etkileyen bir filme daha rastlamadım. Özellikle bu film için teknik konuşmak istemiyorum. Kameraymış, ışıkmış, yönetmenmiş. Hikayenin en iyi haliyle işlendiğini ve oyunculukların size her duyguyu teker teker hissettirecek kalitede olduğunu söylemem yeterli. İyi seyirler film severler.

İzlemek isteyenler buradan ulaşabilirler.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Akıl Defteri, 2000

MEMENTO
Akıl Defteri
2000


Yöneten: Christopher Nolan
Tür: Gizem, Dram, Gerilim, Psikolojik
Ülke: ABD
Süre: 113 dk
Imdb: 8.6    Sinemalar: 8.4
Oyuncular: Guy Pearce, Carrie-Anne Moss, Joe Pantoliano, Thomas Lennon, Jorja Fox


Hepimizin kim olduğumuzu hatırlamak için aynalara bakmaya ihtiyacı var. Ben farklı değilim!
-Leonard Shelby



  Şimdi biraz da kafanızı karıştıralım... 

  Karısı ırzına geçildikten sonra öldürülen Leonard Shelby'nin hayatında tek bir amacı vardır: Sevdiği kadının  intikamını almak. O adamı bulup öldürmek için tüm hayatını bu uğurda harcayacak öfkeye sahiptir ancak bir problem vardır. Leonard bu büyük travma sonucunda çok az rastlanan bir hastalığa sahip olmuştur. Karısının öldürülüşüne kadarki tüm anıları yerindedir ancak sonrasında geçen her 15 dakikada bir olan her şeyi unutmaktadır. Böyle bir durumda bulduğu ipuçlarının bile onu katile götürmesi zordur. Bu yüzden üzerine öğrendiği her şeyi dövme yapar, tanıştığı her insanın fotoğrafını çeker, sürekli notlar alır ama amacından asla vazgeçmez!

  Ne kadar karışık olabilir ki, dediğinizi duyar gibiyim. İzleyip anlamayan, bu sebeple de sevmemiş bir çok insanın olduğunu söylemek zorundayım. Böylesine kaliteli ve yaratıcı bir filmi kafanızın dolu olduğu bir gün seyredip harcamayın. Eğer kendinizi filme verirseniz, bu kalbi öfke ve intikam aşkıyla dolmuş adamın hafızası ile olan kavgalarından keyif bile alabilirsiniz. Memento kesinlikle kurgu alanında bir baş yapıt niteliğindedir. İyi seyirler film severler.


İzlemek isteyenler buradan ulaşabilirler.

Sokak Dansı 4, 2012

STEP UP 4: REVOLUTION 
Sokak Dansı 4 
2012



Yöneten: Scott Speer
Tür: Dans, Müzikal, Romantik
Ülke: ABD
Süre: 99 dk
Imdb: 6.1    Sinemalar: 7.2
Oyuncular: Ryan Guzman, Kathryn McCormick, Peter Gallagher, Adam G. Sevani, Chadd Smith.....


Bir adım at, hayatın değişsin!



  Bu seriyi baştan sona yazmam gerek aslına bakarsanız ancak dans filmlerini sevenlerinizin bu seriyi bildiğini varsayarak dün izleyip, heyecanı henüz içimde iken yazmayı tercih ettim. 

  Mob, arada sırada aniden ortaya çıkıp halka açık alanlarda büyük dans gösterileri sergileyip herkesi kendine hayran bırakan kural tanımaz bir dans grubudur. Kim oldukları, nereden geldikleri ve amaçlarının ne olduğunu kimse bilmemektedir ancak internete yüklenen videolarının hitleri gitgide yükselmektedir.
  Miami'ye gelen zengin müteahhit olan Anderson, Miami'nin en güzel sahillerinden birini satın almayı ve oraya büyük bir otel kurmayı planlamaktadır. Ancak o sahilde doğmuş, büyümüş bu genç dansçıların yaşadıkları yeri kaybetmeye hiç niyetleri yoktur. Mob artık havalı olmayı, yarışmayı, kavgayı bir kenara bırakıp istediği şey uğruna savaşmak için dans etmeye başlar!

  Serinin diğer filmlerine göre konu ve olay örgüsü biraz başarısız diyebilirim. Fakat öyle güzel dans sahneleri, öyle çalışılmış, öyle yaratıcı ve mükemmeliyetçi dans hareketleri var ki! İzlerken hayranlıkla seyredeceğinize eminim. Yönetmenimiz Scott Speer, finalde dansı o kadar geniş bir alana yayıp, bunları bize en iyi biçimiyle göstermesi ve gözüme takılan onlarca artı sebebiyle artık kalbimde yer etmiş bir isim. Baş rollerdeki çift bu sefer bu sefer hatırlanacak bir ikili değil bana kalırsa. Sean'ı oynayan Ryan Guzman filmin başından itibaren bizi etkilemeyi başarıyor ve sonuna kadar da gözümüzü üzerinden alamıyoruz, orası bir gerçek. Ancak bayak karakter için aynısını söyleyemeyeceğim. Benim favorim ise tabii ki Moose, her zamanki gibi. Her neyse. Yine son dans sahnesinde kalbimizi göğsümüzden çıkartacak kadar güzel sahneleri ile Step Up 4 Revolution umuyorum hepinizin beğenisini kazanır. Final dansını da yazıma eklememek için kendimi tutuyor, sizlere iyi seyirler diliyorum. Dance on!