29 Eylül 2012 Cumartesi

Keşke, 2004

IF ONLY
Keşke...
2004



Yöneten: Gil Junger
Tür: Romantik, Dram, Fantastik
Ülke: ABD, İngiltere
Süre: 92 dk
Imdb: 7.0     Sinemalar: 8.8
Oyuncular: Jennifer Love Hewitt, Paul Nicholls, Tom Wilkinson



Tek yapman gereken onun yanında olmasına minnettar olmak ve onu sevmek.
- Mistery Man


  Sonunda ağladığım filmleri şöyle bir derledim kafamda ve bu akşam size güzeller güzeli bir aşk filmi paylaşmayı seçtim. İlgisiz, unutkan sevgililerin ders alacağı türden bir aşk filmini.

  Ian işine düşkün, çalışkan bir adam, Samantha ise keman çalan bir müzisyendir. Birbirlerini çok sevdikleri aşikar olsa da Ian, sürekli önemli detayları unutmakta ve Samantha'yı hayal kırıklığına uğratmaktadır. Ancak son olarak sevgilisinin aylardır hazırladığı konseri unuttuğunda, kendini affettirmesi hiç de kolay olmaz. 
  Kızgın ve kalbi kırılmış Samantha'nın bindiği taksiye çarpan araba Ian'ın hayatını tamamen değiştirir. Ian, sevdiği kadını bu şekilde kaybetmemek için her şeyi yapabilecek durumdadır. Tek bir düşüncesi vardır "Keşke... o ölmese." Peki kendisine verilen ikinci şansı, değerlendirebilecek midir?

  Jennifer Love Hewitt'i severim, kendisini sevmemek imkansız. Bu filmde onu gördüğümde baya sevinmiştim bu yüzden. Aşk filmlerinin en büyük detayı olan uyum, evet ikili birbirine gerçekten yakışıyorlardı. Konusunda atlamak zorunda olduğum milyonlarca detay var. Filmin sonunda çıkartacağınız mesaj şu olacak: Değer verdiğiniz insanlara verdiğiniz değeri gösterin ve asla yapacağınız işleri ertelemeyin. Hayatta tek bir şansınızın olduğunu hatırlatacak türden dokunaklı bir filmdi. Hepinize duygu dolu seyirler diliyorum film severler.

İzlemek isteyenler buradan ulaşabilirler.

27 Eylül 2012 Perşembe

Gerçeğe Çağrı, 2012

TOTAL RECALL
Gerçeğe Çağrı
2012



Yöneten: Len Wiseman
Tür: Bilim-Kurgu, Gerilim
Ülke: ABD, Kanada
Süre: 118 dk
Imdb: 6.3     Sinemalar: 8
Oyuncular: Colin Farrell, Kate Beckinsale, Jessica Biel, Ethan Hawke




If I'm not me, then who the hell am I? 
-Douglas


  Daha önce de söylediğim gibi; bilim-kurgu çok sık tercih ettiğim bir tarz değildir. Yani eğer ben bir bilim-kurgu filmi tavsiye ediyorsam, ciddiye alsanız iyi edersiniz.

  Hayalleri gerçeğe çeviren bir şirket olan Rekall, hayatının sıkıcı ve basit ilerleyişinden sıkılan ve sık sık rüyalarında bunu gördüğü için hep bir ajan olmayı isteyen Douglas Quaid'e hayalini vermek için sistemi aktifleştirir. Prosedür tamamlandığında Douglas, artık gerçek bir ajanın hafızasına sahiptir

 Güzel bir karısı ve düzenli bir hayatı olan bu adam için işler bir anda sarpa sarar. Etrafını Cohaagen'ın lideri olduğu bir çok silahlı adam sarar ve başındaki beladan kolay kolay kurtulacağa benzemiyordur. Kanun kaçağı bir kadınla mecburen ortaklık yapar ve ikili tüm dünyayı etkilen bu karmaşayı çözmeye koyulurlar.

Konusundan bahsetmek çok zor, bir dolu spoiler verebilirim. En azından sizi heyecanlandıracak kısımları atlamaya çalışıyorum, filmi seyrederken tadınız kaçmasın diye. Bu sebeple konusuna aldanıp filmi basit sanmayın. Gerilim filmlerinin yönetmeni olan Len Wiseman yine harika bir gerilim filmiyle sahalara dönmüş. Baş roldeki adamımız yakışıklı ve elimizde iki güzel bayan var. Kim ne derse desin, filmi güzel yapan etmenlerden biri de onlar oluyor genelde. 

  Kate Beckinsale'in dövüş sahneleri harikaydı, izlerken en keyif aldığım kısımlardan bazıları muhtemelen onlardı. İzleyeli uzun süre geçti ve internette nedense buna değinmekten kaçınmışlar, bir türlü filmin geçtiği yılı bulamadım. Dünyanın bambaşka olduğu bir zamanda geçtiğini söylemezsem bilim-kurgu bunun neresinde diyebilirsiniz. Rekall şirketine gelince, her gezegene bir tane lazım, sizce de öyle değil mi?
Ice Age'e girmeye çalışırken arkadaşımın sürüklemesiyle girdim ve sinemada bir ayda zar zor uzattığım tırnaklarımı teker teker yedim. Bu yüzden eğer bir gerilim filmi arıyorsanız, size önerim Gerçeğe Çağrı olacak. İyi seyirler film severler. 


24 Eylül 2012 Pazartesi

Juno, 2007

JUNO
2007


Yöneten: Jason Reitman
Tür: Komedi, Dram, Romantik
Ülke:  ABD, Kanada
Süre: 96 dk
Imdb: 7.7    Sinemalar: 8.3
Oyuncular: Ellen Page, Michael Cera, Jason Bateman, Jennifer Garner



It started with chair.
-Juno




  Juno, 16 yaşındaki yaşıtlarına kıyasla hayatını kendi koyduğu kurallar üzerine yaşatan dik kafalı, zeki bir kızdır. Bir öğle sonrası okulda kendisine neredeyse tek yakın gördüğü arkadaşı olan Paulie Bleeker ile birlikte olmaya karar verir. İlişki sonrası kendisinde hissettiği farklılıklar yüzünden art arda 3 hamilelik testi yapmasına rağmen pozitif sonucunu alınca artık gerçekle yüzleşme zamanı gelir.
  16 yaşında hamile kalan Juno, önce en yakın arkadaşını daha sonra da ailesine bu gerçeği açıklar ve ne yapacağına her zaman olduğu gibi kendisi karar verir. İlk önce kürtaj olasılığını düşünsen de daha sonra aklıan bebeği doğurup evlatlık verme fikri gelir ve gazeteye ilan veren aileleri arkadaşı Leah ile incelemeye başlarlar. Vanessa ve Mark Loring çiftini seçen Juno, babası ile birlikte bebeğinin anne ve babasıyla tanışmaya gider. Bundan sonrasında ise Juno'nun erken yaşta hamilelikle ilgili yaşadıkları, okulda gördüğü tepkiler, ailesinin durumu, vücudundaki değişiklikler, duygusal fırtınaları, bebeğinin gerçek babası olan Bleeker ile arasındaki git-gelli ilişkinin yanı sıra, Loring çiftinin bebek kararı ile yaşadığı heyecanı da izleyeceksiniz.



  Genç anneliğe karşı oluşumdan dolayı uzun süre izlemeyi geciktirdiğim bir filmdi Juno. Ve bir kez daha kendimi ön yargılarımdan dolayı patakladım. Filmde bunu iyi bir şeymiş gibi gösteren hiç bir ögeye rastlamadım. Ya da bunu yerden yere vuran bir şeye. Doğrusu da budur. Böyle hassas bir konuda film çekiliyorsa bu tür ince detaylar göz önünde bulundurulmalı. Juno'nun yönetmeni  Jason Reitman bunun başarıyla üstesinden gelmiş. Ve elimde benim bile bir ödül olsa alır Ellen Page'e veririm, kendisi Juno karakterinin altından kolaylıkla kalkmış. Belki de hiç kimsenin yapamayacağı kadar iyiydi.

  Hayatımda gördüğüm en tatlı film jeneriği ve en güzel film sonuydu. İkinci artısı da gençliği ve evliliği, bu birbirinden arşın arşın uzak iki konu bir filmde çok güzel bir şekilde işlenmiş. Bu filmin klasikler arasında sayılmasına şaşmamalı. Eğer hala izlemediyseniz size bugünkü önerim Juno. İyi seyirler film severler.



22 Eylül 2012 Cumartesi

Kesinlikle, Belki, 2008

DEFINITELY, MAYBE
Kesinlikle, Belki
2008



Yöneten: Adam Brooks
Tür: Romantik, Komedi, Dram
Ülke: ABD, İngiltere, Fransa
Süre: 112 dk
Imdb: 7.2     Sinemalar: 8.7
Oyuncular: Ryan Reynolds, Abigail Breslin, Rachel Weisz,  Isla Fisher, Elizabeth Banks



I like it, it's like a love story mystery.
-Maya



  Will Hayes, boşanmanın eşiğinde, tatlı bir kız çocuğu sahibi ve işi politika olan bir adamdır. Küçük kızı ondan annesiyle nasıl tanıştıklarının hikayesini anlatmasını istediğinde Will, bunu farklı bir biçimde yapmaya karar verir. Ona iş hayatının başlangıcından itibaren ciddi olan üç ilişkisini kız arkadaşlarının isimlerini değiştirerek anlatır. Sonuç olarak kızı Maya, annesinin hangisi olduğunu bulacaktır. Böylelikle babasıyla arasında uzun bir sohbet başlar ve muhtemelen Maya o akşam yatmadan önce, hayatında en çok önem vereceği ve asla unutmayacağı hikayeyi dinleyecektir.

  Abigail diyorum, başka bir şey demiyorum. Bu çocuk aktristlere neler oluyor böyle! Önce Abigail, sonra Bailee. Hepsi de ileride çok kaliteli oyuncular olacaklarını şimdiden bizlere kanıtladılar. Her kız, hatta kız diye kısıtlamak yanlış, herkes anne ve babasının tanışma hikayesini bilmek ister. Nasıl bir aşkın meyvesi, nasıl bir aşkın mutlu sonu olduğunu. 


  Will'in yaptığı bir babanın yapacağı en tatlı şeydi. Babasının sigara içtiğini, içki içtiğini ve annesinden başka kadınlarla da birlikle olduğunu öğrenmek başta bu küçük kıza fazla gelse de bu masal, babasının hayallerini, hatalarını, yanılgılarını, fırsatlarını, mutluluklarını ve vazgeçişlerini dinlemek Maya için çok anlam ifade ediyor olmalı. Ve masalın sonunda o babasından gerçek hayatla ilgili, babası da ondan gerçek aşkla ilgili bir şeyler öğrenecektir. Geçmişe ikinci kez bakmak, herkese ikinci bir şans verebilir.
  Üç farklı kadını ve üç farklı ilişkiyi ele alan filmi bir aile filmi olarak değerlendirmek yanlış. Belki de kadınların karakterine göre bazen Romantik-Komedi, bazen Romantik-Dram  ama kesinlikle Romantik kategorisinde bir filmdi. Aşk filmleri arasına şimdiden koyabilirsiniz. İyi seyirler film severler.



İzlemek isteyenler buradan ulaşabilirler.

19 Eylül 2012 Çarşamba

Beni Asla Bırakma, 2010

NEVER LET ME GO
Beni Asla Bırakma
2010

Yöneten: Mark Romanek 
Tür: Dram, Romantik
Ülke: ABD, İngiltere
Süre: 103 dk
Imdb: 7.2     Sinemalar: 8.3
Oyuncular: Keira Knightley, Carey Mulligan, Andrew Garfield, Charlotte Rampling


Biz birlikte bir bütündük.  Belki ne yaşadığımızın farklında değildik, belki de bunu anlayacak kadar zamanımız yoktu.
-Kathy


  Ruth, Kathy ve Tommy aynı yatakhanede beraber büyümüş çocuklardır. Her zaman birbirlerinin en yakını olmuşlardır ve birbirlerinden hiç ayrılmamışlardır. Ancak büyüdüklerinde hayatlarını etkileyecek bir gerçekle karşılaşırlar. Üçü de diğer insanlara organ sağlamak için yetiştirilmiş insanlardır ve zamanı geldiğinde organlarını birer birer feda etmek zorunda kalacakları bir anlaşmayı ise çoktan imzalamışlardır.



  Filmi önermek ve önermemek arasında çok gittim, geldim. Ancak etrafta o kadar birbirinin aynısı film var ki. Konusu ve senaryosu itibariyle böyle farklı olan bir filmden bahsetmemek olmaz dedim sonunda. Konuyu okuyup da tür kısmındaki 'dram' ibaresini atlamayın benim gibi. Çünkü ben film bittiğinde bu konuda çok daha güzel bir film çekilebilir, bu ne yavaş bir filmdi canım' demiştim. Ama bir dram filminden aksiyon beklemek oldukça saçma. Gerçekten bir çok duyguyu bize verebilen, dolu dolu bir dram filmiydi. Arkadaşlık, kıskançlık, sevgi, değersiz hissetmek, zamanın elimizde olmayışı ve hayatın acımasız oluşuyla ilgili hissettiğimiz duyguları yoğun bir şekilde hatırlatıyor bize sık sık. Bir çoğumuzun finalde ağlayacağını biliyorum, dram filmleri bu yüzden var öyle değil mi? O yüzden duygu dolu geçecek iki saatinizde size iyi seyirler diliyorum sevgili film severler.


Kuralsızlar, 2006

TAKE THE LEAD
Kuralsızlar
2006

Yöneten: Liz Friedlander
Tür: Dans, Dram
Ülke: ABD
Süre: 118 dk
Imdb: 6.5     Sinemalar: 9.1
Oyuncular: Antonio Banderas, Jenna Dewan, Dante Basco, Jasika Nicole, Alfre Woodard, Rob Brown, Katya Virshilas



Peki ya size bu hareketlerin sizi havalı göstereceğini söylersem?
- Pierre Dulaine


  Bir dans filmi tutkunu olarak, size hala sadece Street Dance 2'yi önerdiğime inanamıyorum. Artık benim için klasik olanı (7 kere izledikten sonra öyle oluyor...) sizlerle paylaşmam gerek. Binlerce kez televizyonda oynamış da olsa, bir yerlerde izlememiş olanlar vardır diye.

  Salon dansları öğretmeni olan New York beyefendisi Pierre Dulaine, bir gece evine dönerken arabanın birine zarar veren genci görmesinin ardından sabah lise müdüresiyle görüşür ve ona bir teklifte bulunur: Okulda cezalı öğrencilerin olduğu sınıfa dans dersleri vermek.
  Break Dance içinde büyümüş, Hip Hop ve R&B müziklerden başkasını dinlemeyen bu gençler içinse bu şakadan öte gidemez. Dans anlayışlarının bile uymadığı bu adamın verdiği çaba onların ilgisini hiç çekmez. Dulaine'in ise gençlerin tutkularını ve içlerindeki dans ateşini alevlemek için bir yol bulması gereklidir.


  Film süresince dansın gereksiz bir şey olduğunu düşünenlere Dulaine, öyle güzel cevaplar verdi ki. Yaptıklarıyla da, söyledikleriyle de.



"Bir kadına böyle narin dokunan bir erkekten, onu incitmesini bekleyebilir misiniz? Ya da böylesine kendisine güvenen bir kadının bir adamın kendisini incitmesine izin vereceğine inanır mısınız?
  Filmdeki gençlerin davranışları biraz fazla gelecek olsa da bizlere pek yabancı gelmeyecektir. Vals kadar narin ve yavaş bir dansın bu gençleri etkilemesi imkansız gibi bir şey. Ancak Dulaine onları nereden vuracağını çok iyi biliyordu.
  Antonio Banderas'ı o kadar vurdulu kırdılı filmden sonra dans ederken hayal edemezdim fakat bu filmi izleyince "Bir tango yapsaydık beraber, n'olurdu?" düşüncelerinde olmaya başladım. Ve 'mükemmel' soundtrackleri de atlamayayım... Filmin fragmanları ötesinde size içerisinden bir kaç dans sahnesi paylaşmak istiyorum fakat filmi izlerken o sahnede nefesinizin kesilmesine engel olmuş olurum.  Bu yüzden özellikle tangoya ilginiz varsa bu filmi sakın es geçmeyin. Tango aşktır. İyi seyirler film severler.


İzlemek isteyenler buradan ulaşabilirler.

15 Eylül 2012 Cumartesi

Zor Hedef, 2010


À BOUT PORTANT

Zor Hedef
2010



Yöneten: Fred Cavayé
Tür: Aksiyon, Gerilim, Suç
Ülke: Fransa
Süre: 84 dk
Imdb: 6.8     Sinemalar: 7.8
Oyuncular: Elena Anaya, Gilles Lellouche, Roschdy Zem, Gérard Lanvin, Mireille Perrier, Philippe Couerre










  Hemşireliğe yükselmek üzere olan hasta bakıcı Samuel Pierret, bir gece odasına girilip solunum borusu kesilen bir adamı müdahelesi sonucu son anda hayata geri döndürür. İşi hayat kurtarmak olan bir adamın yapacağı şeyi yapmış olsa da bu sefer yanlış adamın hayatını kurtarmıştır. Polisle başı belada olan bir hırsız olan  Hugo Sartet'ı kurtarması etrafını kötü adamların sarmasını,  hamile eşi Nadia'nın kaçırılmasını ve  onu tekrar görmek istiyorsa Hugo'yu hastaneden çıkartmasını emreden bir telefonla karşı karşıya kalmasını beraberinde getirir. 
  Karısını kurtarmak için her şeyi yapmaya hazır olan Samuel kendisini bir kovalamacanın, birbirine karşı olan polislerin, büyük hırsızlıkların geçtiği bir hayatın içinde büyük bir kedi-fare oyunun içinde bulur. Kimin suçlu, kimin suçsuz olduğu ise oyun ilerledikçe ortaya çıkacaktır.



  Fransız filmlerinin kasvetli havasından hep söz edilir. Ancak benim değineceğim nokta bu değil Fransızlarla ilgili. Aşk şehri Fransa'nın kokusu bana kalırsa tüm filmlere siniyor. Türü aksiyon olsa dahi!   Bundan önce Pour elle'yi izlemiştim ve onda da karısı için savaş veren bir adam anlatılıyordu. Aşık bir adam arıyorsam artık Fransa filmlerinde arayacağım. :)
  Konusu hoşuma gitti ve açtım, en yüksek bir beklentim ne de güzel olduğuna dair bir umudum vardı. Ancak film beklentilerimin o kadar üzerinde çıktı ki size önermek için neredeyse bitmesini bekleyemeyecektim. Aşk konusunda değindiğime bakmayın beyler, filmde aksiyon ön planda elbette. Filmde kimin kötü adam olduğuna karar vermenin zaman alması benim hep hoşuma gitmiştir. Zor hedefte de bu unsurla izleyiciyi baya germişler. Eğer bu akşam bir aksiyon filmi arıyorsanız, izlemeniz gereken film Zor Hedef. İyi seyirler film severler.


Kader Ajanları, 2011

THE ADJUSTMENT BUREAU
Kader Ajanları
2011


Yöneten: George Nolfi
Tür: Bilim-Kurgu, Romantik, Dram. Gerilim, Gizem, Macera
Ülke: ABD
Süre: 106 dk
Imdb: 7.1     Sinemalar: 8.3
Oyuncular: Matt Damon, Emily Blunt, Daniel Dae Kim, Anthony Mackie, Shohreh Aghdashloo, Jennifer Ehle



Kaderinizle savaşın! 




 Siz de bazen hayatınızda aldığınız her kararın, yaptığınız her seçimin, sevdiğiniz her insanın kaderinizde öyle olduğu için yaptığınızı düşündünüz mü? Kaderinizin rüzgarı sizi nereye sürüklerse oraya gitmek zorundaymışsınız gibi... Peki bir de kendilerine Kader Ajanları adı veren bir grup gizemli adamın, hayatınızın gidişatının kaderinizde olduğu gibi olup olmadığını denetlediğini hayal edin.
  Bir politikacı olan David Norris, beklenmedik bir şekilde belerin Elise Sellas'a tutku dolu bir aşk duymaya başladığında, başarıyla dolu hayat çizgisinin dışına çıkmaya başlar. Onunla görüşmek için işini aksatır ve onun için her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak Kader Ajanları bu ikiliyi birleştirmemek için ellerinden geleni yaparlar. Artık Daviv de Elise'in bu gizemli ajanların elinden kurtulabilmek için ellerinden gelenin de fazlasını yapmaları gerekecektir.

  Tanrım, bu nasıl bir konudur. Bilim-Kurgu filmi pek seyretmeyen biri olarak bu film bana kararımı değiştirme yolunda büyük bir adım oldu. David ve Elise'in şehrin bir tarafından girilip diğer tarafından açılan kapılarından geçerek bu tehlikeli  adamlara kaçışı ve aşkları bir yana, her şeye karar veren 'kader' ibaresini bir yana itip kendi öz iradeleri için verdikleri savaş o kadar güzel anlatılmıştı ki. Hayatta her şeyin, kendi ellerimizde olduğu mesajını bize her fırsatta verdiler. Baş rolde Mat Damon var, oyunculukla ilgili pek bir şey söylememe gerek kalmıyor bu sebeple. Elise karakteri yani, Emily Blunt bu filmde beni kendisine hayran bıraktı. Kesinlikle. 
  Son değineceğim nokta, filmseverlerim, aranızda J.J. Abrams'ın Fringe dizisini izleyenlere. Kader Ajanları olarak adlandırılan şapkalı adamlar sizlere sık sık The Observer'ları hatırlatacak. Karakterler düşünülürken, Fringe'ten ilham alındığını düşünmeden edemiyorum. Her neyse çok konuştum. Eğer hala izlemediyseniz bu romantik ve bilim kurgu türlerini birbiri içinde harika bir şekilde bütünleyen filmi kaçırmayın derim. İyi seyirler film severler.