8 Ağustos 2012 Çarşamba

Küçük Beyaz Yalanlar, 2010



Les Petits Mouchoirs 
Küçük Beyaz Yalanlar
2010


Yazan-Yöneten: Guillaume Canet
Tür: Dram-Komedi
Ülke: Fransa
Süre: 150 dk
Imdb: 7.0     Sinemalar: 7.9
Oyuncular: Marion Cotillard, François Culizet, Benoît Magimel, Giller Lellouche, Jean Dujardin, Pascale Arbillot, Anne Marivin...








  Yapımın Fransız olmasından aklınızda filmin genel çerçevesi çizilmiştir zaten. Tabi benim gibi ön yargılı olun istemem sizlerin. Bana filmi izletenin Marion Cotillard olduğunu söylesem, şaşırmazsınız heralde.

  Filmde orta yaşlarda bir arkadaş grubu gözler önüne getirilmiş. Oldukça eğlenceli ve birbirine bağlı bu grubun içindeki entrikalar konu alınmış. Birbirlerinden sakladıkları, söyleyemedikleri ve yalanları. Aralarından birinin geçirdiği motor kazasına rağmen her sene yaptıkları tatil planından geri kalmayan grup, tatil süresince bazısının etrafındakileri memnun etme çabası, bazısının kendi içindeki sorunları, bazısının ise orta yaş krizleri ile fazlaca gerilimli bir hal alıyor.



 Heyecanı kaçmış evlilikler, farklı cinsel tercihler, tek gecelik ilişkiler, partiler... Arkadaşlık bağları, yalanların ortaya çıkmasıyla geriliyor. Birbirlerine söyledikleri küçük-büyük yalanlar bizi kendi hayatımızı ve arkadaşlık ilişkilerimizi düşünmeye itiyor, diyebilirim. Filmi benim yaşlarımda izleyenler için, bir de 30'lu yaşlarda tekrarlanmalı düşüncesindeyim. Hepimizin birbirimize söyledikleri "küçük beyaz yalanlar"ı vardır elbet. Peki ya, onlar ortaya çıkarsa? Aramızdaki bağlar, onları kaldırabilecek kadar güçlü mü? Her gerçek, dile getirilmeli mi? Bazen yalanlar, gerçeklerden daha mı kolay kabullenilebilir?

  Küçük Beyaz Yalanlar, oyuncuları ve yönetmenin yetisi ile benim 'sıcak' diye nitelendirdiğim filmlerden. Bu tür filmler sizi kolaylıkla kendi hayatınızı sorgulamaya itebilir. Ve kendinizi kolaylıkla filmdeki karakterlerden birinin yerine koyabilirsiniz. Kalabalık arkadaş gruplerını seven biri olarak ben ve benim gibiler için onların beraber yaptığı tatil, yat maceraları, şaraplı, ziyafetli akşam sofraları bize bir "keşke orada olsaydım" dedirtiyor. Ama herşeyin göründüğü kadar güzel olmadığını görmemiz için arkadaşlık ve aile ilişkilerinin derinine kadar inmemize izin veriyor ve hepimiz birer "oh" çekiyoruz. "İyi ki onların yerinde değilim."

  Normal hayatla bağımızı kopatarak izlediğimiz fantastik filmlerdense ben bu tarz hayatın içinden filmleri daha çok beğeniyorum. Benimle aynı fikirde olanlarınız varsa, mutlaka bu filmi izlemeli derim. İyi seyirler filmkolikler.


2 yorum:

  1. bu film adeta HAYAT gibi içinde her türlü duyguyu yansıtıyor ama eglenmek için izlenilesi bir film oldugu söylenemez

    YanıtlaSil
  2. Katılıyorum adete hayattan bir kesit izliyorsunuz izlerken. :)

    YanıtlaSil